- büz-büz birən
- biz-biz olmaq
Tatca-azərbaycanca sözlük. 2015.
Tatca-azərbaycanca sözlük. 2015.
buz — is. 1) Donarak katı duruma gelmiş su Hep kar yağmıştı, her yer buzdu. T. Dursun K 2) sf., mec. Çok soğuk bir etki uyandıran (şey veya kimse) Bu romanın neresini beğendiniz? Buz! Birleşik Sözler buz alanı buzçözer buz dağı buz dansı … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz gibi — 1) çok soğuk 2) çok soğuk bir etki uyandıran (şey veya kimse) 3) kötü nitelikler için kesinlik Adam buz gibi hırsız. 4) kesinlikle Buz gibi gol. Elbette can sıkıntısına düşer, buz gibi düşman kesilir erkeğe. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz kesilmek — 1) buz gibi soğumak, buz durumuna gelmek 2) çok üşümek, donmak Bu sefer avuçlarımla yanaklarım buz kesiliyor. A. Gündüz 3) şaşılacak, üzülecek bir durum karşısında donakalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz duvarı — is. Samimi olmamaktan ortaya çıkan, arzu edilmeyen, arada soğukluk yaratan durum Bütün bu dostlukların, bu teklifsizliklerin içinde bir buz duvarı vardı ki aşılmıyordu. H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz kesmek — çok üşümek Beton döşeme bir türlü ısınmak bilmiyordu. Ve akşamlardan sabahlara kadar ayakları, baldırları buz kesiyordu. R. Enis … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz dansı — is., sp. Buzla kaplı bir zeminde zorunlu figürler ve serbest danslarla yapılan bir spor dalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz hokeyi — is., sp. Altışar kişilik iki takımın, buzla kaplı bir alanda küçük, yassı, sert bir diski kaydırarak rakip kaleye sokması biçiminde yapılan spor dalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz üstüne yazı yazmak — 1) süresi, etkisi çok az olacak bir iş yapmak 2) bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
az buz olmamak — bir şey azımsanacak kadar olmamak Saçlarının tamamı ağarmış. Az buz değil üç yılı doldurduk birlikte. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
künk — is., gü, Far. kunk Pişmiş toprak veya betondan yapılmış kalın su borusu, büz Bir gün bu künklerin bir tanesinin, bir yerinden delinmiş olduğu görülür. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. 1. İnsan və heyvanların üzlərinin alt tərəfində, alt və üst çənələri arasında yerləşən, yeyib içməyə və səs çıxarmağa məxsus üzv. Ağzını yaxalamaq. Ağzı ilə nəfəs almaq. Ağzı acı dadmaq. Dişsiz ağız. Ağız boşluğu. Ağız suyu – insan və… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti